Galatasaray tarihinin istatistiksel olarak en kötü sezonuna şahit oluyoruz. İstatistik üzerinden konuşmak kolay tabi; ama bana kalırsa yönetimsel, ruhsal, fiziksel vb. her yönden en kötü dönemini yaşıyoruz. Ben, bundan daha kötü bir Galatasaray olmuş olabileceğine ihtimal veremiyorum. Gerçekten size helâl olsun.
Şirket şirket diye bir yerlerini yırtıp koskoca kulübü bu bok çukurunun içine sokan yönetime öncelikle teşekkürlerimi sunuyorum. Galatasaray’da yönetici olmanın ‘iktidar köpekliği’ ve ‘şark kurnazı işadamlığı’ olmadığını fark edemeyenleri ve bunu anımsatmak için hâlâ somut bir hamle yapmayan üyeleri teker teker kınıyorum. Size de helâl olsun.
Aylardır sayısız televizyon programında kadromuzdaki birçok oyuncu için ‘Galatasaray’a yakışır oyuncu değil’ yorumu yapılmıştı. Çok kızardım, sinirlenirdim. Şu dönem sonunda anlıyorum ki sonuna kadar doğru. Şu an kadromuzda olan oyunculardan 3-5 tanesi dışındaki hiçbiri Galatasaray’a yakışır oyuncular değil. Yakışanlar kimler derseniz, Neill, Baros ve Kewell’ı kafadan sayarım. Bunların dışında Galatasaray’da oynayabilecek isimlere Kazım’ı, Yekta’yı ve Cana’yı ekleyebilirim. Gerisini atın çöpe, zerre umurumda olmaz!
Serkan diye bir adam bulmuşlar, halı sahada rakibim olsa devamlı üzerine oynarım. Çelimsiz, beceriksiz, basiretsiz herifin teki. İleri pas atmayı geçtim, taç bile atmaya korkuyor. Her top geriye. Savunma desen s’sini bilmiyor. Her ikili mücadelede faul yapıyor, çoğunda ona rağmen geçiyor rakip.
Çağlar denen bir herif var, 2. Volkan Yaman vakası. Herif milli sol bekti, bize geldi ve bitti nasıl olduysa. Ne savunmadan anlıyor, ne bindirmeden, ne ver-kaçtan ne başka bir şeyden. Ne işe yarar belli değil. Aman Hagi, Çağlar’ı eleştiriyoruz ama sen yine de sakın İnsua’yı oynatma. İnsua büyük o.ç., antrenmanlarda sakız çiğnediği oluyormuş, hem zaten adam kiralık, neme lazım. Kadroya bile alma sakın!
Ayhan hakkında daha fazla konuşmak istemiyorum. Artık kramponları asma vakti gelmiş. Kasımpaşaspor orta sahası bu derece korkmuyor dikine ileri oynamaktan. Hayır madem geri oynayacaksın, bari onu becer. Onu bile yapamaz olmuş, bir an önce emekli olmalı; bu hayatta paradan önemli şeyler var.
Baros kaçırdıkça içim içimi yiyor. “Bu adam topçu mu yeeaaa?” diyenlerin eline koz geçti diye üzülüyorum en çok, yoksa takım gol atamadı diye falan değil. Herkes gidecek dense yarın, oturur Baros için ağlarım.
Neill, oynadığı saçma sapan mevkide bence pek de başarılı değil. Bu bok gibi oyuna o da uyum sağlıyor. Yine de yapmaya çalıştığı şeyler, yapılacak en mantıklı şeyler oluyor çoğunlukla. Ha yapıyor, yapamıyor ayrı mesele; ama sonuçta mantıklı olanı deniyor.
Şu kulüpte açık ara en gerçek Galatasaraylı Yekta’dır. Bazı kitlelerin Galatasaray Peygamberi ilan ettiği Arda ile bile kıyaslamam. Faal futbolcu iken kalkıp Saraçoğlu’nda deplasman tribününde Galatasaray maçı izlemiş bir adam bu adam. (Bilkentli Aslanlar’a da buradan selam olsun ) Yetenekli ve hırslı da bana göre; ama Hagi onu da sakın oynatma haa! Ona gelene kadar Ayhan vaaar, Sarp vaaar efendime söyleyeyim Barış vaaar; aman!
Kazım, şu takımda bir şeyler yapmak isteyen ender kişilerden. Herif ayağına her topu aldığına geriye dönmemek için kıçını yırtıyor; ama kimin umurunda? Herkes saklansın, tribündekilerle beraber izlesin bakalım Kazım topla neler yapacak. Aynı olay Baros’un da çok başına geliyor. Top ayağına gitti mi herkes durup izliyor ne yapacak diye.
Stancu ile Culio, şu anki Kayserispor’u şampiyon yapabilecek futbolcular. Galatasaray’a ise kesinlikle yakıştıramıyorum. Ortalama üstü futbolcular, orası kesin; ama pek bir gelecek göremiyorum. Zaten şu Mersin İdman Yurdu meselesinden bolca midem bulandı, onun da etkisi olabilir. Buna rağmen Stancu’da çok büyük bir potansiyel de olabilir. İstikrar görmediğim için net konuşamıyorum. Culio da bir şeyler yapmaya çalışıyor; ama bence ikisi de klasik ‘küçük takımın büyük topçuları’.
Servet aynı Servet. Hırs yok, sinir yok, beyin hiç yok.Bir futbolcu Galatasaray gibi bir takımın stoper mevkiinde bu kadar sene oynayıp, nasıl bu kadar az kart görür, canlı örneği. Kardeşim bir pozisyonda da çıldır, delir, hakeme kız, rakibe sert gir bir şey yap ki bir istek görelim! Herif robot anasını satayım. Ergün de ruhsuz gibi bir adamdı ama çatır çatır oyun oynardı; bu adam rakibe sırf kıçını dayayarak futbol oynadığını zannediyor. Günümüz Hanzosu.
Cana ise tam bir kasap(!) Bir üst versiyonu, İtalya’nın kırmızı-siyahlı bir takımında, ağzımızdan litrelerce salya akarak izleriz Spormax’ta; ama burada kasap ilan edilir kendisi. Senede bir tane doğru haber yapmayan bir gazetede bile Gattuso adını duyunca heyecandan eli ayağına dolanan, “o gelsin, çocuklarımı keserim” diyen büyük Türk futbolseveri, aynı tarzdaki Cana’ya “sen nasıl bir hayvansın, kasap herif” der. Tabi bu işler böyledir. İki ülkede futbolun nasıl oynandığı, kuralların nasıl uygulandığı hiç hesaba katılmaz. Gattuso gelse bize, sopayla kovalarız; benden söylemesi.
Gelelim Hagi’ye. Bir konuda en ufak bir şüphem yoktur ki; Hagi Teknik Direktör falan değildir. Oynadığı 14 sene içerisinde 1 tane bile şampiyonluk yaşayamayan kazma bir defans oyuncusu, teknik direktör olarak bir motivasyon abidesi, bir taktik ustası olabilmişken; Hagi gibi beyniyle oynayan bir futbolcu, mücadeleyi, hırsı, agresifliği futbolun olmazsa olmazı olarak gören, savaşa gidermiş gibi maça çıkan, varını yoğunu ortaya koyan, koymayanı sahada azarlayan Hagi, Teknik Direktör olarak, şu saydıklarımdan bir tanesini bile yapmayan takıma tahammül edebilmekte ve maçtan sonra “iyi mücadele ettiler, ben beğendim” diyebilmektedir. Şu laf bile Hagi’yi benim gözümde TD olarak bitirmiştir. Merak ediyorum, acaba Hagi şu takımda futbolcu olsa, maçtan sonra böyle bir cümle sarf eder miydi? Hagi, şahıs olarak bizler için apayrı bir yerdedir, bu tartışılamaz; ancak TD’lik görevinde bence vasatın bile altındadır. İlk fırsatta da bırakıp gitmelidir, yoksa gözümüzdeki o değerini de kaybetme riskiyle karşı karşıyadır. Başarısızlıktan dolayı falan değil ha, sırf şu bok çuvallarına “iyi mücadele ettiler” diyebilecek kadar ‘Yılmaz Vural tarzı TD’ derecesine ulaştığı için. Gerçi Yılmaz Vural bile bu kadar eyyam yapmaz maç sonrası basın toplantısında. Kardeşim takımın boktan olur, oynayamaz, atamaz, yer falan eyvallah da; sen bu takıma çıkıp da “bence gayet güzel mücadele ettiler” di-ye-mez-sin! Feldkamp’a da bu yüzden kızdım, Skibbe’ye de, Rijkaard’a da! Kimseyi şahsen suçlamak zorunda değilsin; ama böyle boktan bir oyundan sonra çıkıp delikanlı gibi konuşacaksın, eyyam yapmayacaksın!
Son olarak da muhteşem(!) taraftarımıza bir değinmek istiyorum. Yahu öyle bir insan topluluğu hayal edin ki, rakip takım Barcelonavari hareketlerle top çeviriyor ve bu insan topluluğu o sırada “saldırıııııııııın durmadaaaaaaan” diye tezahürat yapıyor. Top rakip takımdayken şarkılar, türküler, nağmeler okuyan taraftar, benim gözümde, şampiyon olmadığı hâlde şampiyonluk kutlayan taraftardan bile daha geri zekalıdır, daha embesildir. Islığın, uğultunun rakip takıma getirdiği olumsuzlukları daha 1 ay önce Abdi İpekçi’de bizzat yaşamışken, görmüşken hâlâ bu aptallığı nasıl yapıyorlar, inanamıyorum!
Koskoca Galatasaray’ı bugünlere getirenlere teşekkürü borç bilirim. Resmen birleştiniz, kulübün anasını bellediniz, helâl olsun! Aman üzülmeyin beyler; 11 sene önce bu zamanlar birileri tarih yazmıştı, aynı şekilde siz de bugün bir tarih yazdınız, teşekkürler!!!
P.S. İmparatoooooor, imparatoooooor, imparatoooooor Fatih Teriiiiimmmm. Aman hocam, şu kulüpte temizlik yapılmadan Florya’ya adımını atma, sen de kaynama arada.
Tarih yazdınız, teşekkürler!
Gönderen
alp
zaman:
01:23
Etiketler:
ayhan akman,
culio,
fatih terim,
hagi,
kazım,
servet çetin,
stancu
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder