RSS
email
3

?

Bir şey kabak tadı verir ya, işte o misal bizim öykümüz...

Objektif açıdan bakalım olaya. Sonuçta Recep Tayyip Erdoğan ilk defa yuhalanmıyor. Sizlere en yakın örnekler olarak en son yaşadığımız basketbol şampiyonasını gösterebilirim, Galatasaray'ın malum avrupa maçını gösterebilirim. Akıllara şimdi bir soru geliyor.

-Neden o zamanlar bugünkü gibi tepki oluşmadı?

Bir insan bir ülkenin başbakanı olabilir; ama bir gerçek vardır ki, hiçbir zaman herkes onu sevecek diye bir kaide olmamıştır. Sağolsun yardım etmiştir; ama ben buna karşılık her fırsatta alkışlayacak mıyım? Seveni nasıl var ise sevmeyeni de mutlaka olacaktır. Benim asıl takıldığım nokta şu; birisi kendi eleştirisini yapabilmeli. Ben o an Tayyip Bey'in yerinde olsam o an kendime bir soru sormak isterdim. Neden 50 bin kişilik bir alanda önceden de yapıldığı gibi benim adım duyulduğunda yuhlamalar başlıyor? Neden???

Toki başkanı Erdoğan beyefendi... Avrupa'nın şu an standartlar bakımından en saygıdeğer stadının açılışında yaptığı konuşmayı hatırlayalım isterseniz?



Şimdi aklı selim düşünelim öncelikle. Bir açılış var. Dünyanın gözü orada. Bu konuşmayı yapma hakkı hangi babayiğidin olabilir? Vardır yapılan yanlış orası ayrı mevzu. Sonuçta her yönetim daima istenilen işleri yapacak değil. Peki bu yanlışların açıklanma yeri ve zamanı bu mu olmalı? Hiç kimse gelip orayı bir siyasi propaganda yaparmış gibi kullanamaz, alet edemez... Tepkiler burada -haklı olarak- doruğa çıkmıştır ve beklenen gerçekleşerek yaprak dökümü yaşanmıştır.

Gelelim Adnan Polat yönetimine. Yaptığı hareketler, olaylar karşısındaki duruşları biz GALATASARAY taraftarlarını derinden yaralamıştır. Kendi adıma konuşayım; bugüne kadar yeri geldi istenilenler yapılmadı; ama her zaman Adnan Polat ekibinin arkasında durdum. Sonuçta bir önceki yönetime göre istediklerimiz gerçekleşiyordu. Ama artık tren kalktı ve o ekip binemedi o trene. Bir zamanlar destek verdiğim yönetimi şimdi can-ı gönülden istifaya davet ediyorum. Neden mi? Bir takım olaylar yaşanabilir. Ama böylesine şanlı bir kulübün başkanı taraftarı satma, karşısına alma teşebbüsünde bulunamaz. Biz ki bugüne kadar satmadık takımımızı, sen başkan olarak nasıl bir anda karalarsın ismimizin üstünü?

Yıllarca bu stadı bekledik. Kameralardan takip ettik. Yeni doğan bebeğe sarılma anı gibi bekledik ilk maçı. Ama bilet satışı yok. Hatıra olsun, kulübe destek olsun dedik. Formamızla yaşatalım bugünleri dedik. 175 liraya forma satışı var. Kimse kusura bakmasın benim babam Sabancı değil Koç değil. Bizleri kim düşünecek?

Yeni bir stad yapılıp bize veriliyor. Açılışında herkes öne atlıyor "ben yaptım ey ahali" dercesine. Tamam kardeşim kim yaptıysa yaptı, bırakın övünmeyi, sizi tarih kitaplara altın harflerle kazısın. Yaptığın işi söyleme de değeri kalsın. Türk Telekom Arena stadını artık istemiyorum ben. Eminim birçok GALATASARAY taraftarı da istemiyordur. Belli ki bu yaygara bitmeyecek. Yıllar geçse de birileri çıkıp "Aha bu stat benim, ben yaptım" diyebilecek.

Cidden Ali Sami Yen'di bizim yuvamız. Yıkılsa da altında kalıp ölecek bizlerdik. Biz Arena'da 300 500 değil 3-5 şahsın lafları altında ölmektense inanın Ali Sami Yen stadında can vermeyi yeğleriz. Allah aşkına ne değeri kaldı Arena'nın? Tavrım açık ve nettir bu konuda.

Taraftarını satan, kendi davetlisini çağırıp ben ve benim gibileri maça almayan, işini yapan yöneticileri kapı dışarı eden, kendi öz ahlaki çerçevesine sığamayan ve nice gaflet ve dalalete düşen bir yönetim istemiyoruz biz. Evet bir devrimdir bugün. Bugün GALATASARAY taraftarının baş kaldırma günüdür! Bugün ses çıkarmaz isek, bundan sonra haykırışlarımız anlamsız kalır. Madem yeni bir stada geçtik, madem biz güzel günler peşindeyiz mMadem her fırsatta Galatasaray etiğini hatırlatıyorsunuz, lütfen artık elinizi vicdanınıza koyun. Bu, Galatasaray'a yakışmayan görüntüyü, camiaya sürdüğümüz değil sürdüğünüz kara lekeyi bir an önce temizleyin ve istifa edin.

Eğer ki beklenilen gelişmeler bu yönde gerçekleşmez ise neler olacağını merakla izleyeceğiz. Taraftarının kombine kartını iptal ettirip teselli armağanı olarak 6 aylık Digiturk üyeliği verebilen bir yönetime tepkiler sadece bununla kalmayacaktır. Birileri adımıza özür diliyorsa, birileri de Galatasaray taraftarı adına Adnan Polat yönetiminden gerektiği şekilde hesap sorabilir...

Ayrıca merak ettiğim bir diğer konu ise şudur; hangi kanun kitabında yuhlamak suç? Şimdi ben belli bir miktar para veriyorum. Gönül verdiğim takımın kombinesini alıp maçımı izliyorum. Atıyorum ki A topçusu boş kaleye gol atamadı ve akabinde ben ve birçok kişi yuhaladık. Kombinem iptal mi? Ya da şöyle diyelim direkt, hangi sebepten ötürü kombinelerin iptal edilebileceğini merak ediyorum? Birilerine hoş görünmek için şu taptığımız renkleri, sevdamızı alet etmeyin. Bunu bir yönetici olarak değil, insan olarak düşünün. Ben sevmediğim bir adamı pohpohlamam! Kimse gelip benim bu davranışım karşısında bana cezai müeyyide de uygulayamaz! Hani T.C demokratik bir ülke ya, ona dayanarak söylüyorum...

Herkes gider, biz kalırız. Bizim farkımız işte tam burada. BİZ GALATASARAY'LIYIZ!





Read more
0

Son...

Söylenecek her kelime fazla, kurulan her cümle eksik...


Read more
0

Yazarlarımızın ağzından ASY // Baransel

 İlk aşklar unutulmaz derler. Birini sevdim. Bana göre kalender idi. Hani imkanlarımız kısıtlıydı. Öyle kafamıza eseni yapamazdık. Ama ilk aşktı işte. İlk sevda. Hayata başlama noktası bunun adı. Ayrılık zamanı yaşamıştık bundan önce de. Ama birleşmiştik tekrar. Hiç ayrılık olmamışçasına sarılmıştık birbirimize. Artık ayrılık adı son kez kullanılıyordu. Sevgilimden ayrılmıştım. Geri dönüşü olmaksızın. Bu sevdanın adı Ali Sami Yen' di. Pis koltukları, kokan tuvaletleri, boyası dökülmüş duvarları... Ama Ali Sami Yen'di işte. İlk aşk, ilk sevda! 

Sıcaklığı her kusurunu örtüyordu. Kolay değil. Dünya burada tanımıştı cehennemi.

Kolay olmayacaktı. Elbette ama bu denli zor olacağını düşünenimiz var mıydı?

Çok uzaktım sana. Aramızda hep kilometreler vardı. İlk maçım Konyaspor karşılaşmasıydı. Ondan sonra imkanımız el verdikçe koştuk sana. İyi,kötü farketmez. Bir evimizden çıkıyor, diğer evimize gidiyorduk. Sana geliyorduk. Hani gerçek sevdanın peşinden koşuyorduk umarsızca. Hep sen vardın. Artık yoksun...

Yeni aşklara yelken açtık. Lambaların son kez söndü. O an var ya! Kelimeler işte orada tükeniyor. Yeni bir ev, yeni bir yuva. Hiç kimse ama hiç kimse dolduramayacak senin içimizdeki yerini.

 Seninle büyüdük. Hayallerinle yaşayacağız.

 Elveda sevgilim sana... Son kez ELVEDA!

Read more
0

Yazarlarımızın ağzından ASY // Alp

"Kolay olmayacak, elbet üzüleceğiz..."

Acaba Sezen Aksu bu sözleri yazarken, birgün bu sözlerle milyonların betonarme bir yapıyı anıp, şelale gibi gözlerle ona veda etmeye gideceğini düşünmüş müdür?

Ali Sami Yen. 1967'den bu yana, nesillerin hayatlarına yön veren, binlerce insanı kim olduklarını ayırt etmeksizin birbirlerine sarıltan, aynı anda ağlatan, aynı anda güldüren ikinci bir ev adeta.

İstanbul'dan kilometrelerce uzakta büyüyen ben ve benim gibilerin hayallerini süsleyen, her turda, her önemli maçta 'acaba?' ifadesiyle dolu gözlerle aile büyüklerimizin gözünün içine bakmamıza neden olan stad. Yıllar boyu ekranların başında bizi tezahüratlar yapmaya, içinde barındırdığı binlerce aslan yürekliyle ynı duyguları yaşamamızı sağlayan evimiz.

Üniversite hayatıyla gelen 'tribüncü' ruhu. Maç kaçırmamak için her şeyi kaçırmayı göze almak. 'Oradaydım' diyebilmek için hastalığa, derse, büyüklere, misafire meydan okumak. Rakip her kim olursa olsun, oradaki 90 dakikayı, yıllardır görmediğin yakınlarına tercih etmek. Ali Sami Yen'de tek yürek, tek bilek olmak ve takımı ateşleyen binlerce kıvılcımdan sadece biri olmak.

İlk maçım, Lucescu'nun bizi şampiyon yaptığı ve 3. yıldızı taktığımız Yimpaş Yozgatspor maçıydı. Koyu Galatasaraylı kuyumcu Hüseyin Abi, babamdan benim adıma izni kopardı ve Antalya'dan günübirlik İstanbul'a geldik. Yeni Açık'ta yaşadım ilk kez o garip duyguyu, o heyecanı. İnsanlar 3 saniye bile sussa anlam veremez gözlerle etrafıma bakıyordum "nasıl olur? burada susamazsınız, hiç susmadınız ki" dercesine. O gün şampiyonluğu aldık, 3. yıldızı taktık ve bugün...

Aradan 8 sene geçti ve bugün artık veda zamanı. Şu dört harfli 'veda' kelimesini yazarken bile içimin bu kadar acıyacağını tahmin edemezdim.
Ben çok ayrılık gördüm de, böyle acısını görmedim arkadaş!
Mabed'e doğru yola çıkmadan önce ayaklarımda bir karıncalanma var. İlk defa oraya gitmek için heyecanlanmıyorum. İlk defa 'keşke şu maç saati gelmese' diye düşünüyorum. İlk defa.. ilk defa bu kadar hüzünlü gidiyorum evimize.

Çamurlu koridorların, eski püskü koltukların, ev balkonu gibi locaların, bozuk-kötü kokulu tuvaletlerin ile sana veda ediyoruz Ali Sami Yen. Bu vedayı yıllar önce de etmiştik; ama tek bir farkla. Bu sefer geri dönüşümüz yok...

İddia ediyorum ki hiç kimse; ama HİÇ KİMSE, Cehennem'den ayrıldığına biz Galatasaray taraftarları kadar üzülemez...

Elveda...
Read more
0

Yazarlarımızın ağzından ASY // Genç

Bir mahallede doğmuşsunuzdur, apartman dairesindesinizdir. Herkesin evi sizinkine benzer, normal evdir işte. Herhangi bir lüksü yoktur. Herkesin annesi güzel şeyler pişirir, mutlaka herkesin evinde birçok kez bulunmuşsunuzdur. Komşu çocuklarıyla oynamışsınızdır mütemadiyen sokağın ortasında. Yoldan geçen bir araba bölmüş maçı, ya da işinden gelen bir amca karışmıştır maçınıza. Arabanın altında kalan topa uzanmak için asfalta yatmışsınızdır. Arkadaşlarınızla bir olup, diğer mahallenin çocuklarıyla kavga etmişsinizdir. Eviniz bir evdir işte herkese, sizin ise yaş aldığınız, adam olmaya başladığınız bir mekandır. Anne sevgisi gibidir aslında, herkes kendi annesini çok sever. Daha iyisi yok diye mi? Hayır. Sever işte...

İşte orasıdır Ali Sami Yen. Bataklıktır, tuvaleti kötüdür; ama sevmişsinizdir bir kere, orada adam olmuşsunuz, en güzel kavgaları orada etmişsinizdir...

Sonra an gelir, siz o mahalleden lüks bir siteye taşınırsınız. Artık başka mahalle yoktur, sadece steril dünyadan arkadaşlarınız vardır. Orada anneler kolay kolay yemek pişirmez, dışarıdan söylersiniz. Başka mahallenin çocukları yoktur. Artık mahallenin bakkalı yoktur veresiye kola alacağınız, süpermarket vardır kasiyerlerin sizi tanımadığı. Bu site daha güzeldir, daha sıcaktır, daha büyüktür; ama siz orada büyümemişsinizdir bir kere...

İşte orası Arena'dır.

Adı başka, rengi başka, yolu başka...

Zamanı gelmişti gitmenin eyvallah da, kimse o zamanın kolay olacağını söylememişti zaten...
Read more
0

Yazarlarımızın ağzından ASY // Ümit

Benim için Sami Yen yakın ama uzakta olan arkadaş gibidir. Her zaman gidemem; ama gittiğimde sanki her zaman ordaymışım gibi katılırım herkese.
Oranın havası, oranın yapısı, oranın duygusu çok başkadır. Çok farklı renkler vardır; çekirdek çıtlayan, bağıran, bağırmayan herkes oradadır.
Takım sahaya çıkınca her şey unutulur; yanındaki işçi mi patron mu herkes birbiriyle renktaş olur, arkadaş olur. Çeker Galatasaray için üçlüyü, orada bir evin balkonunu andıran localar, kırık dökük tuvaletler kimsenin aklına gelmez.
Orada Milan'ı, Barça'yı, Madrid'i yendiğimiz maçlar gelir aklıma. Orası bizim için her şeyden önemlidir; orası Ali Sami Yen Stadı'dır. Hiçbir yere benzemez bu cehennem; ama artık veda etmenin zamanı gelmiştir. Kolay olmayacak; ama elveda...

Nice maçlar burda yaşandı,
Dünya cehennemi tanıdı.
Hayatın tam ortası, işte burası...
Read more
0

Yazarlarımızın ağzından ASY // Arda

Büyük aşklar yolculuklarla başlar
ve serüvenciler düşer bu yollara ancak

Onlar ki Galatasaray'ın son umudu
soyları tükenen birer çılgındırlar

Ne bir adresleri olacak onların artık yeryüzünde
ne de aşktan başka bir sığınakları

Ama yaşarlar dünyanın dört bir yanında
ölümle alay ederler sanki

Nerde beklenirse ordaydılar
bir kez bile gecikmediler ömür boyu

Onları daima yalnız kılan
Galatasaray sevgisiydi, bu yaşam denilen gürültüde

Ne altın arayıcısıdırlar Polat gibi
ne de aylak bir Sezgin

Vurulup düşseler de her kuşatmada
serüvencidir onlar ve hiç ölmezler

Ki onlar hep yalnızdır ve nasılsa
bulurlar heder olmanın bir yolunu

Onlar ki dünyada
kahraman olmaya mahkûmdurlar

Sislenen anılar kaldı bize onlardan
renkleri bozulup duran solgun anılar

Nasıl yazılmalı ki silinip gitmesin
bulutlar gibi çekilmesin gök boşluğuna

Bileği güçlü ve gözüpek avcılar mıydı
Onları kuşatıp yeryüzü cennetinden atan

Yoksa kendini tüketen hüzünler miydi
vurulup düştükçe ışığını karartan





O serüvenlerin günlüğü tutulmadı
yazılmadı o insanların destan şiiri

Gün ayrılık günü, unutulacak o insanlar...
Read more
0

1964 - ∞

Kelimelerin anlamını yitirdiği noktadayız. Elveda diyeceğiz, ama bir gün geri dönemeyeceğiz. Yine de;
Ne maçlar yaşandı,
Dünya cehennemi burda tanıdı.
Elveda Sami Yen,
Bir gün...

Elveda...

Read more
0

Ali Sami Yen'e Veda Şarkısı

İndirmek için tıklayın...
(Sağ tık - Hedefi farklı Kaydet)

Sözleri;
Ali Sami Yen'e Veda

Bu gece son gece Ali Sami Yen'de
Son defa burdayız el ele
Yuvadan uçuyor Cim Bom bu gece

Bu gece veda ediyoruz evimize
Hep yaşayacak kalplerde
Zaferlerle dolu kırkyedi sene

Biz burda güldük, burda ağladık
Bu sahada bir tarih yazdık
Yer gök sarı kırmızıydı
Tek yürek olduk dalgalandık

Hoşçakal deme vakti geldi
Çok şey borçluyuz Ali Sami Yen'e
Galatasaray efsanesi
Yaşayacak her zaman her yerde

Anladım ki Cim Bom'um hiç kimse sen değil
Hiç kimse senin gibi canımdan öte can değil
Anladım ki Aslan'ım hiç kimse sen değil
Hiç kimse senin kadar umuduma yol değil

Anladım ki Cim Bom'um hiç kimse sen değil
Hiç kimse senin gibi canımdan öte can değil
Anladım ki Aslan'ım hiç kimse sen değil
Hiç kimse senin kadar şanlı şerefli değil

Şarkının Künyesi:
Prodüktör
Dilara Endican

Söz
Zeynep Talu Çetinsoy

Müzik
Aykut Gürel

Düzenleme
Aykut Gürel

Mix+Mstrng.
Aykut Gürel - Murat Bulut

Vocal
Barbaros Büyükakkan

Back Vocal
Barbaros Büyükakkan
Seden Gürel
Giovanna Taoussi
Yonca Kocadağ
Evrim Yapıcılar
Murat Aziret
Aykut Gürel
Can Şengün

Bas
Aykut Gürel

Vurmalılar
Murat Yeter

Gitarlar
Can Şengün

Galatasaray.org'dan alıntıdır...
Read more
0

Kelepçeliyim ben sana...



2011 bizim için böyle başlamalıydı bir kere. Onca küfrettik Sarp'a, Özbek'e, Balta'ya, Çetin'e... Yönetimimiz bizim için durmadı, çalıştı ve içimizi boşaltacağımız bir futbolcu daha aldı.


Kazım Kazım yeteneklidir, lafım yok. Ama jetonla çalışan oyuncaklar gibi maç seçer, disiplinsizlik had safhadadır, sakızını eksik etmez ağzından. Yahu aklıma bir soru geliyor; Keita neden gönderildi? Galatasaray etiğine yakışmayan hareketlerde bulunmuş. Misimovic neden kadro dışı bırakıldı? Disiplinsiz hareketleri göz önünde bulundurularak. Sadece bu 2 isim üzerinden yola çıkacağım. Keita ve Misi çok terbiyesiz, disiplinsizdi de Kazım mı gerçek adam olan? Yahu sen madem çook düşündün Galatasaray etiğini, neden kelepçeli Kazım'ı aldın bu takıma? Neden kendi arkadaşına maç içinde küfreden adamı yollamadın? Neden takım kaptanına maç içinde kafa tutan adama ceza kesmedin? Neden neden neden? Daha uzaaaar gider bu liste. Resmen 2 yüzlü bir tavır sergileniyor. Adamlar giden oyuncumuzun alacaklarından kar elde ettiklerini düşünüyorlar resmen. Bunu resmi sitede muhasebe dersi verirmiş gibi yazmaları da cabası.

Çok bölük pörçük oldu farkındayım. Sinirden neler yazacağımı bilmiyorum. Aklımdan neler neler geçiyor bir bilseniz... Sonuçta Kazım denilen şahıs artık benim gözümde bir Mustafa Sarp'tır, farkı yoktur. Dk 90+8'de Galatasaray'ın galibiyet golünü atan Kazım olsun, sevinirsem nağmerdim! Oynar-oynamaz beni ilgilendirmez. İlgilendiğim tek şey bu takımda bu işler böyle yürüdüğü sürece sırtımız yere gelmez bizim. Haydi bakalım. Hakkımızda hayırlısı...
Read more
0

Galatasaray ve Transfer Politikaları

Maddi, manevi tüm imkanlar ve durumlar göz önünde bulundurulduğunda, Galatasaray tarihinin en kötü sezonuna şahit oluyoruz.

Teknik-taktik analizlerden falan bahsetmeye gerek bile duymuyorum mevcut koşullarda. Bir şeyler yapması en muhtemel kişileri bir tüccar mantığı ile satan bir yönetim ile karşı karşıyayız. Tüccar mantığı diyoruz da, aslında bunu bile doğru dürüst beceremiyorlar. Sattığımız futbolcunun gelecek senelerdeki maaşlarını kârdan sayıyoruz. Sattığın arabanın gelecekte yakacağı benzinleri kârdan saymak gibi bir şey bu. Her neyse, asıl konuya dönelim.
Ben bir Galatasaray taraftarı olarak transfer beklentisi içinde değilim. Benim şu an istediğim tek bir şey var (istek tek değil; ama birçok kişi için konsept olarak aynı uygulamayı istiyorum) Bu 'tek' şey de takımda kökten bir temizlik yapmak. Benim temizlik listem şu şekilde;

Mustafa Sarp,
Barış Özbek,
Ali Turan,
Servet Çetin,
Gökhan Zan,
Mehmet Batdal,
Hakan Balta,
Aykut Erçetin,
Ufuk Ceylan,
Serdar Özkan.

Bu isimlerle bugün ilişik kesilsin, bunun üzerine 1 tane bile transfer yapılmasın, ağzımı açarsam şerefsizim. Altyapıdan gelen oyuncuların, şu saydıklarımdan daha kötü bir performans gösterme gibi bir ihtimalleri YOK!

Yıllardır özlemle beklediğimiz, yaşanabilecek her türlü aksiliğin bizzat tecrübe edildiği yepyeni Arenamız'da ben bu isimleri görmek istemiyorum! Bunu hak etmiyorlar! Bu adamlar bu formayı giyerlerken, teknik direktör ister Hagi olsun ister İmparator olsun; isterse rahmetli Metin Oktay canlanıp takımın başına geçsin, ben arkasında durmam, duramam. Galatasaraylılık sadece başarı için birilerini savunmak ve desteklemek değildir benim gözümde. Galatasaraylılık karakterli olmayı, karakterli insanlarla yola çıkmayı gerektirir. Bu adamların bulunduğu Galatasaray, benim Galatasarayım değil! Buna rağmen arma neredeyse orada olmak için elimden geleni yapıyoruz, bazılarının aksine sorumluluklarımızın farkındayız. Olan yine biz taraftara oluyor da; haydi hayırlısı.

Unutmadan, çarşamba günkü olağanüstü mücadelelerinden, hırslarından ve kazanma arzularından dolayı basketbol takımımıza teşekkürü borç bilirim. O atmosfer cidden yaşamaya değerdi, orada olduğum için çok memnunum. Basket takımındaki ruhun 4'te 1'i yeşil sahalarda olsa, bugün her şey çok farklı olabilirdi. Abdi İpekçi'yi inleten müthiş taraftarımızın da ağzına sağlık. Kulaklarım uzun süre çınladı =)
Read more